10 Kas 2009

Ölü Duygular


Kapı kapandı. Betül rahatlayarak kahve fincanından büyük bir yudum aldı. Kahvenin sıcaklığı vücudunda yayılırken içindeki tüm enerjisinin uyandığını hissetti. O işe gitti, giderken ona hoşça kal derken o sadece üzgün bir bakışla karşılık verdi. Aslında daha içten bir hoşça kal bekliyordu ama Betül içindeki bu duygu bariyerine karşı bir şey yapamadı. Düşünceli bir şekilde mutfak masasında oturdu. Evli çiftlerin zamanla yollarını ayırdıkları, farklı yaşadıkları normal değimliydi yani? Kız arkadaşlarında ve komşularında bunu gözlemlemiş ama yinede herkesin bu durumla başa çıktığını da görmüştü. Neden o da yapamıyordu? Neden sürekli farklı şeylerin ve daha çok mutluluğun peşindeydi? Neden hayatının iyi tarafını görüp kabullenemiyordu? Her gün kendine tekrar tekrar sorduğu bu sorulara asla bir cevap bulamıyordu. Severek evlenmiş ti, burası kesin! Daha genç kızlığında bile ilerideki eşinin nasıl birisi olması gerektiğini biliyordu ve evliliğinin ömür boyu sürmesi gerektiğini de. Hedefi buydu. Peki, bu hedefi gerçekçi değil miydi?

Harika bir erkekle evlenmiş ti, herkes onu kıskanıyor ve ona sürekli ne kadar şanslı olduğunu söylüyordu. Oktay sadık, güvenilir, çalışkan ve sevecen bir erkek ti. Peki, buna niçin sevinemiyordu?

Betül iç çekerek kahve fincanını lavoba'ya bıraktı. Kirli çamaşırları makineye atarken çocuklara akşam için ne pişireceğini düşündü. Betül’ün tanıdığı bazı kadınlar vardı ki, onlar akşam saat kaç olursa olsun kocasına yemek pişirmek zorundaydılar. O bu konuda çok şanslıydı çünkü Oktay akşamları eve geldiğinde yemek aramaz, bir dilim ekmeğe bile razı olurdu. Aslında eşi her zaman kanaatkâr’dı, fazla beklentileri olmaz'dı. Peki, ama o zaman Betül neden sanki onun kendisinden çok fazla şeyler istediğini hissediyordu? Eşine göre o işini yapsın yeterdi daha fazlasını istemez di. Evi derleyip toparlasın, kendisine ve çocuklara baksın ve kimseye muhtaç olmadığı için şükretsin. Tıpkı bir makine gibi “çalışsın” ama “hata” vermesin “bozulmasın“ . Betül “seni terk etmek istiyorum” diyerek onu bu uykudan uyandırdı, şimdi onun için savaşıyordu ama yinede… Betül onu hala seviyordu bundan emin di ama bir zamanlar olduğu gibi aşkla tutkuyla değil de bir kardeş bir arkadaş gibi. Peki, ama duyguları nereye kaybolmuştu?

Betül çamaşırları ütülemeye başladı. Ev hanımı olmayı her zaman sevmişti. Çocuklar büyüyüp kendilerine bakacak duruma gelince haftada sadece birkaç gün için bile olsa tekrar iş hayatına atılmıştı. Bu çalışma hayatı ona iyi gelmişti, haftada birkaç gün başka insanlar görmek başka şeyler yapmak onu senelerce yaşadığı rutin hayatın dışına çıkarmıştı.

Oktay da buna rıza göstermişti ki o zaten ona karşı her zaman sabırlı olmuştu, ama yine de hem sabırlı hem de değil gibiydi. Oktay onun hasta olduğunu düşünüyordu, bir orta yaş krizi gibi. Betül’ün iyileşip tekrar eskisi gibi olacağı günü bekliyordu, biraz asosyal, aileye dönük ve “kullanımı” kolay. Fakat bildiği birkaç şeyin içinde emin olduğu bir tek şey vardı o da asla bir daha aynı kişi olmayacağı, eskisi gibi “işlemek” istemiyordu, olamazdı da çünkü içinde bazı şeyler değişmişti. Yıllarca bastırdığı birçok duygu açığa çıkmıştı. Öğrendiği bir şey daha vardı o da duyguların bastırılmaya karşı çıktığı idi. Ve ölmüş olan duyguların tekrar canlanmadığının da farkına varmıştı. Tek bilmediği bundan sonra ne olacaktı. Betül ütüyü fişten çekip, cüzdanını alarak alışverişe çıktı…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yaparken dikkat edilmesi gerekenler;

1. Türkçe yazım ve dilbilgisi kurallarına uyunuz.
2. Hakaret içeren yorumlarda bulunmayınız.
3. Yorumlarınızın konu ile alakalı olmasına çalışınız.
4. Yorumlarınızda yasa dışı hiçbir bağlantı linki vermeyiniz.
5. Yorum Formunu doldurduktan sonra Profil Seç -> ADI/URL bölümünden isminizi yazıp yorum yaparsanız size karşı bir hitap şeklimiz olur.
6. Kurallara uymayan yorumlar silinmektedir...