20 Ara 2008

Mim / Özür Falan Dilemiyoruz

Faruksal, Kuru Gürültü’nün başlattığı yeni bir “mim”i DüşünGeç’e paslamış. Tabuhan Kardeşimiz “mim”i benim cevaplamamı istedi. Ben de hem kendi blogum için hem de DüşünGeç için bu “mim”i cevaplamayı memnuniyetle kabul ettim. “Mim”i başkalarına paslama işini Tabuhan Kardeşimize bırakarak yazıma başlıyorum.

Eğer bir millet, “Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes Türk’tür.” saçmalığıyla kandırılmışsa o milletin her türlü alçaklığa ve hatta hainliğe açık olması, hiç hesapta yokken sırtından vurulması kaçınılmazdır. Bu esas meseleye döneceğiz.

Osmanlı Devleti bile haklar bakımından ayrım yapmamasına rağmen Türk’ü Türk, Ermeni’yi Ermeni, Rum’u Rum olarak adlandırmış ve ırkların iyi niyetli de olsa kötü niyetli de olsa birbirine karışmasının önüne geçmiştir. Hal böyleyken “milleti sadıka(!)” olarak adlandırılan Ermeniler, Birinci Dünya Savaşı ile başlayan işgaller esnasında yüz yıllarca barış ve güvenlik içinde yaşadıkları bu devlete ve onun asli unsuru olan Türklere, tarihin kaydedebileceği en utanç verici hainliği yapmışlardır.

Osmanlı Devleti’nin, Ermenilerin bu hainliklerine daha fazla müsaade etmesi düşünülemezdi. Onları yoğun olarak yaşadıkları yerlerden başka yerlerde yaşamaya mecbur etti. Bu zorunlu göç olayının adı dünya kurulalı beri “tehcir” iken kimi geri zekâlılarca hala soykırım olduğu iddia edilmektedir. Şimdi tüm kalbimle söylüyorum ki, o dönemde yaşattıklarından dolayı, olayların sorumlusu tek bir Ermeni’nin bile başı gövdesinin üstünde bırakılmasaydı. Keşke tarihin gördüğü ve göreceği en acımasız soykırım yapılsaydı. “Bu şekilde bir temennide nasıl bulunabiliyorsun?” diye sorabilirsiniz. Olayları, yaşayan canlı şahitlerden dinleyen bir Erzurumlu olarak konuşuyorum. Bu öfkeyi içimde hep diri tuttum ve tutacağım da!

Şimdi esas meselemize dönelim. O dönemlerde yaşananların tehcir değil de soykırım olduğunu iddia eden tezler var ve dünya eksenli Ermeni diasporası, bunun tanınmasını ve Osmanlının mirasçısı Türkiye’nin bunu soykırım olarak kabul etmesini ve sonuçlarını (özür dileme, tazminat ödeme) yerine getirmesini istiyor. Bunun için de lobi çalışmalarına devam ediyor. Bu bağlamda, geçtiğimiz günlerde, Türkiye’de kendilerine aydın denen başta Baskın Oran olmak üzere bir grup hain, internet üzerinde, Ermenilerden özür dileme kampanyası başlattı. İmza sayısı on binleri buldu. Bunun nasıl olduğunu hemen izah edeyim. İşte ilk paragrafta belirttiğim “Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes Türk’tür.” saçmalığı buradan ileri geliyor. Bu imza kampanyasını başlatanlar ve ona atılan on binlerce imzanın sahibi Türk değil ki! Kendilerini hiçbir zaman da Türk olarak görmediler ve bu millete hep düşmanlık beslediler. Onlar, benim “keşke soykırıma uğrasalardı” dediğim Ermenilerin artıklarıdır. Kimisi bu vatanda açık kimliğiyle yaşadı (ki benim bunlara bir diyeceğim olamaz) kimisi ise kripto olarak (bazı sinsi emelleri için kendini gizleyerek) varlığını sürdürdü. O sinsi emellerin eylemleri ise her zaman sahnede…

Şimdi tiyatroya bakar mısınız? Bir tarafta, Birinci Dünya Savaşı’nda Türklere en insanlık dışı muameleyi yapan hainler, diğer tarafta, o dönemde yaşananlardan dolayı Ermenilerden özür dileyenler… Ki bu özürcüler, o hainlerin öz be öz torunları. Yani Ermeni, Ermeni’den özür diliyor. Kimin adına? Türk milleti ve devleti adına! Hadin oradan lan hainler! Siz kimi kandırıyorsunuz?

Evet, özürcüler Baskın Oran ve avanesi ve onlara katılan on binlerce hain o imzalarını çok rahat atmış olabilirler. Çünkü ne Baskın Oran’ın ne onun gibi aydınsıların ne de onların peşinde koşan sürülerin analarının göğsü kesilerek şehrin duvarlarına çivilenmedi, bacılarının ve kızlarının ırzına geçilmedi, beşikteki bebekleri hançerlenmedi, yaşlıları binlerce hakarete uğramadı, kutsal mekânlarına ve diğer kutsallarına saldırılmadı. Onlar, geçmişte dedelerinin yaptığı bu küstahlıklar ve hainliklerle hâlâ övünebilen zavallılardır. Bugün ellerine aynı fırsat geçsin yine aynı şeyleri yapmaya kalkışacaklarından kimsenin kuşkusu olmasın.
Şimdi onları geçtik; o devşirmelerin ve kriptoların özrü umurumuzda değil. Onları geçtik. Ve fakat çakma Türkler değil de eğer gerçek Türkler özür dileyecekse Rusların, İngilizlerin, Fransızların ve İtalyanların kucağına oturarak şımarıklık, hainlik ve zalimlik zirvelerini zorlayan, olayların esas sorumlusu olan ve tehcirden çok daha fazlasını hak eden Ermeniler ne yapacak?
Düzenleme: Mim'i sayın Seyyah'a Paslıyoruz.

4 yorum:

  1. Yazın çok güzel.Ben bir yerde daha belirtmiştim.Bizim insanımız ne çekmişse hoşgörüden affedicilikten çekmiştir.Biz şimdi zamanında affettiğimiz insanlar ve onların torunları tarafından ikinci kez vuruluyoruz.Bu kafayla da gidersek başımıza daha çok şeyler gelir...

    YanıtlaSil
  2. Malasef biz gerçek Türk'lerde merhamet hatsafa'da olduğu için bu soysuz insanların hala soylarını devam ettirmesine göz yumuyoruz. Bu yapılan kampanyada ADİ'likten başka birşey olamaz.

    Türk'e Türk'ten başka dost yok malasef. Olamazda..

    YanıtlaSil
  3. Dostum,pasladığım mim konusunu güzel ve akıcı bir şekilde dile getirdiğin için teşekkürlerimi sunarım..

    YanıtlaSil
  4. Seyyah'tan mim bana geldi. En kısa sürede etkileyici bir yazı hazırlayacağım.

    Sayın Aras yazınız için tebrik ederim. Çok güzel hazırlamışsınız!..

    YanıtlaSil

Yorum yaparken dikkat edilmesi gerekenler;

1. Türkçe yazım ve dilbilgisi kurallarına uyunuz.
2. Hakaret içeren yorumlarda bulunmayınız.
3. Yorumlarınızın konu ile alakalı olmasına çalışınız.
4. Yorumlarınızda yasa dışı hiçbir bağlantı linki vermeyiniz.
5. Yorum Formunu doldurduktan sonra Profil Seç -> ADI/URL bölümünden isminizi yazıp yorum yaparsanız size karşı bir hitap şeklimiz olur.
6. Kurallara uymayan yorumlar silinmektedir...